9 Temmuz 2007 Pazartesi

İsmimi Terk Ederim...

Polisiye romana felsefi bir boyut katan,Amerikalı gerilim yazarı Patricia Highsmith'in Ripley dizisinin baş karakteri Tom,gizemli,zeki,utangaç ve psikopat bir anti kahraman.

Cebimdeki kimliğim...Herşeyin sorumlusu o.İsmim beni belirliyor.Herkes öncelikle adımı,sonra işimi,son olarak da yaşımı öğrenmek istiyor.Kimse "En büyük korkun ne?"diye sormuyor.O zaman onlara deniz derdim.Yüzmeyi bilmiyorum.
Tom Ripley sıradan bir isim.Bir işe yaramayan,korkularla dolu,tanımadığı ortamlarda terleyen,konuşmayı sevmeyen,rahatlamasına alkolun yetmediği,zavallı bir adamım.Zayıf sesimden bile bir bayağılık,inançsızlık,yeteneksizlik akıyor.Kralın soytarısı olabilirim.
Sokağa çıktığınızda asla fark etmeyeceğiniz bir türüm.Küllü sarı saçlarım kaşlarımı kapatıyor,ifadelerimi saklamak için iyi bir seçim.Gözlerim mavi,denizlere ya da gökyüzüne benzemeyen,puslu bir rengi var.Dik yürüdüğümde 1.82 boyum var ama ben kambur yürürüm,insanları adımlarından tanıma alışkanlığını böyle edindim.Konuştuklarımın gözünün içine bakmayı sevmediğimden seslere ve hareketlere karşı duyarlıyım.Tanıştığımıza memnun oldum.
Kurallar,yasalar ve ahlak anlayışı...Hepsi insanları mutsuzluğa sürüklemek için yazılmış safsatalar.Umursamıyorum.İş bulamadığım için vergi kaçakçılığı yapıyorum,ailemden nefret ediyorum ve sayılı arkadaşlarımdan para sızdırıyorum.Belki bütün bunlar beni iyi bir insan yapmıyor ama kendileri olmaya korkan salaklardan daha asilim.Ben kimsem oyum.Adım ya da karakterim değil.Hafif yaşıyorum ;fazla eşyam yok.
Görüntüm konusunda çok şanslı değilim.Nerede durması gerektiğini bilmeyen ellerim,bakmaya utanan gözbebeklerim,yavaş hareket eden bacaklarım var.İyi bir model,yeterince deneme ve kusursuz azimle başkası olabileceğime eminim.
Hayatın süprizlerine yedi gün ,yirmi dört saat açığım.Fırsatlar beni her zaman çekici buluyor.Ne kadar da şanslıyım!
İş aramam; işler bana gelir.Bugünkü de onlardan biri.Barda yanımda gördüğünüz adamla ben de az önce tanıştım.Bardağımızdakiler viski damlaları.O yüzden biraz sarhoş görünebilirim.Adam,kendisine Mr.Greenleaf diyelim,İtalya'da kaybolan oğlunu geri getirmemi istiyor.Çaresizliğin yapabileceklerinin sonu yok.Birinci sınıf biletler,en iyi valizler,süit daireler...Yepyeni bir yaşam benimle flört ediyor.Hoşça kal Amerika,zaten seni pek sevmemiştim.
....

Demiştim size kimlikler yanıltıcıdır.Kalbim,bedenim,hatta cesaretim...Doğmayı seçmektense ölmeyi tercih ederim.Ve durmadan ismimi terk ederim.

2 Comments:

BusteR said...
Bu yorum yazar tarafından silindi.
BusteR said...

Bir çok kelimede bana ait izler bulduğumu söyleyebilirim. Özellikle denizi sevmemesi beni oldukça şaşırttı. Bende sevdiğimi pek söyliyemicem. Kurallar ve yasalara karşı olan düşüncesine katılmamak elde değil. İnsanı mutsuzluğa ve sıradanlığa alıştıran yazılı şeyler. Sanki insaları bir kalıba sokmak istermiş gibi herkes için aynı olan şeyler. Yavaş yavaş insanların ve duyguların kalıplaşmış olduğunu görünce geleceğin sandığımdan çok daha karanlık olduğunu artık çok daha fazla inanıyorum.

Kişisel özellikleride beni bir hayli şaşırttı. Ne yaptığını bilmeyen ellerim, bakışlarda kaybolmaktan korkan gözlerim ve söylenmekten son anda vazgeçen kelimelerim.

Sanırım beni bahseden çok fazla kelime geçti ama aklımdakilerin ancak bu kadarı kelimelerle ifade edilebiliyor.