12 Şubat 2009 Perşembe

AŞK DURDUKÇA

Dünya döner bir gün daha
Yeryüzünde aşk durdukça
Gece erken inse bile korkma
O hep seninle kaldıkça

Biliyorsun gitmem gerek
Yollar bitmez düşünerek
İster sonuç de istersen sebep
Bu düğümü çözmem gerek

Dünya döner tek bir yana
Doğsun diye gün bir daha
Ben de döndüm tekrar sana
Sönmek için yana yana

Belki sana yazarım uğradığım bir şehirden
Renkli bir kart atarım Mekke yada Kudüs'ten
Sonra bir gün cıkarım sen artık dönmez derken
Bir şarkı fısıldarım kulağına gün batarken

30 Ocak 2009 Cuma

HER AN GİTMELER ÜZERİNE

Bir yerde uzun bir süre kaldıysak ,mutlaka sıkılırız; yaptığımız her şeyden,bizi eğlendiren ,hobi niyetine yaptığımız şeylerden bile..Çünkü monoton gelir herşey bi süre sonra;hep aynı hep aynı..
Çözümü gitmede alırız alıp başımızı bi yerlere gitmede..Değişiklik olur,kendimizi iyi hissederiz,sanırız ki gittiğimizde kurtuluruz sıkıntılardan,kafamıza takılan sorulardan..Halbuki her nereye gidersek gidelim bizimle gelir yalnızlıklarımız,dertlerimiz,tasalarımız..Sadece ortam değişikliği kendimizi daha iyi hissetmemizi sağlar.
O yüzden çoğu şiir,çoğu şarkı her an gitmeler üzerinedir..Bir an olsun iyi hissedelim diye..
Merve..

13 Ocak 2009 Salı

SUNAY AKIN'DAN DUMLUPINAR'IN ÖYKÜSÜ

Heybeliada'daki Deniz Okulu'ndan mezun olan İsmail Türe, kendi gibi Gelibolulu olan bir genç kıza kaptırır gönlünü. İki sevgili parmaklarına nişan yüzüğü taksalar da, birbirlerini çok seyrek görmektedirler. İsmail Türe denizaltıda muhabere subayı olarak görevlidir çünkü. Üsteğmenin aklına harika bir fikir gelir; nişanlısına ışıklı mors alfabesini öğretecek,Çanakkale'den geçiş yapacakları geceyi planlı olduğu için önceden bildirecek ve böylelikle haberleşeceklerdir.Boğazı yüzeyden geçmekte olan denizaltının kulesindeki denizciler sigara içmekte, sohbet etmektedirler. Aralarından birinin heyecanlı olduğu herhalinden belli olmaktadır. Gelibolu kıyılarına geldiklerinde, karanlık içindeki evlerden birinden bir el fenerinin yanip söndügü görülür: "Seni seviyorum..." Arkadaşları gülümseyerek İsmail Türe'ye bakarken, genç aşıkelindeki fenerle sevgilisine karşılık vermektedir...Bu olaydan sonra iki sevgilinin aşkı düşmez olur denizaltıcıların dillerinden. Herkes, haberleşmek için kurulan ışık yolunu konuşur.Arkadaşları "Evlen artık su kızla da, buradan her geçişimizde selamlaşmayı bırak artık" diye takılırlar İsmail Türe'ye. Denizaltının üstünün ve altinin bir oldugu yagmurlu günlerde bile, Çanakkale Bogazin'dan geçilirken,elindeki fenerle aşk nöbeti tutan yakışıklı denizci gözünü bir an olsun ayırmaz Gelibolu kıyılarından.Yine bir gün, yirmi yedi yaşındaki üstegmen, Çanakkale'den geçecekleri günve saati, denizaltının uğradığı bir limandan haber verir nişanlısına. EgeDenizi'nden Boğaz'a giriş yapacaklarını, en öndeki denizaltının kulesinde olacağını bildirir. Genç kızın gözüne her zaman olduğu gibi, o gece de uykugirmez. Büyük bir sabırla pencerenin önünde oturmakta ve gözünü hiç kırpmadan denize bakmaktadır. Fenerine yeni pil almış olsa da, arada biryanıp yanmadığını kontrol eder yine de...Birden, dev bir karaltı belirir suyun üstünde. Güneyden gelen bir denizaltı,penceresinin görüs sahasına girmistir. Genç kız pencereyi açar ve gecenin karanlığına uzattığı elleriyle feneri yakıp söndürür."Seni seviyorum..."Kulede bulunan denizaltının komutanı Bahri Kunt isareti görünce gülümser:"Hay Allah, bu kiz denizatlıları şaşırdı. Nişanlısının denizaltısı bizimönümüzdeydi..." Bir anlık tereddütten sonra Birinci İnönü denizaltısının komutanı Bahri Kunt, yanıt gönderilmezse genç kizin telaşlanacagını düşünerek, karşılık verilmesini emreder. Yanindakilerin "Ne diyelimkomutanım?" diye sorması üzerine de şunları söyler:"Ebediyete kadar..."O gece üsteğmen İsmail Türe'nin görev yaptığı Dumlupınar, ÇanakkaleBoğazı’na giriş yapan ilk denizaltı olmustur. Ama, Gelibolu kıyılarınagelmeden Nara Burnu açıklarında İsveç bandıralı "Naboland" adlı gemi tarafından çiğnenmekten kaçamamış ve yaralı bir balina gibi acı dolu sesler çıkararak, Çanakkale'nin karanlık sularında kaybolmuştur. Her şey birkaç dakika içinde gerçekleştiğinden, arkadan gelmekte olan Birinci İnönüdenizaltısı Dumlupınar’a çarpan geminin yanindan habersizce geçerek,Gelibolu'ya ulasan ilk denizalti olur.Genç kız, nisanlısından haber almanın huzuru içinde başını yastığa koyduğunda, genç denizci çoktan dalmıştır "ebediyete kadar" sürecek olan uykusuna!...
Sunay Akin